Şimdi ben, biraz yorgun ve ağırım. Bu yüzden işte, genç olabilirim, ama toy sayılmam.
Tanrıya inanıyorsanız onun, insanın kalbine dokunmak için başka şeyleri değil sözü seçtiğini bilirsiniz. İnanmıyorsanız sözün tanrı gibi sınırsız bir büyüyü yaratacak kadar büyük olduğunu bilirsiniz.
Tanrı'yı, hepimizi seven, sevimli bir dede olarak tasavvur etmek varken niye asabı bozuk, ürkütücü, sürekli bizi izleyen bir ahlak bekçisi olarak hayal ederler? Bu onları sadece mutsuz ederken...
Tatminsizlik ne sefil şey. Seni yeniden görmek istiyorum ama ömrümün geri kalanının her saniyesini seninle geçirsem bile yetmeyecek biliyorum. Ne şımarıklık!
Umut dayanılmaz bir şey olur hep aynı eklemden kırılınca hayaller. Öyle değil mi? Hep yanlış kaynamaz mı hayal kırıklığı?
Umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim. Umudum yok olsa bile inadım var. İnsanın, yine de, her şeye rağmen iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde, dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair bir inatçı imanım var. Benim de, benim gibilerin de bu ülkeye dahil olduğunu söylemek, sonra yeniden söylemek için sağlam tutmaya çalıştığım bir inadım var. Biz varız. Yani biz de varız.
Unutmak ılık, ağrılı bir loşluktu. Hatırlamak ise gölgeli uykuyu kesik kesik yanmaya başlayan çiğ beyaz floresan ışığıyla bölen berbat bir mola yeri
Üç tarafı denizle; Dört tarafı kederle çevrilidir bu toprağın…
Vaktiyle dövülmüş olduğu için, sıra ona gelince haklı olarak döven bir çocuk var kafasının hareketinde. Kendini affediyor sağa sola sallayarak başını. Zalimler kendi zulmünü nasıl büyük bir şefkatle affederse öyle.
Yarım kalmış bir hikayeden daha çok kanayan hiçbir şey yoktur.
Yaseminleri neden sabah erkenden, daha kapalıyken toplarlar? Çünkü yaseminler rüyalarını unutmazlar böylece. Eve getirip gümüş tabağa koyarsanız yavaşça açılır, geceyi hatırlar ve size beyaz rüyalarını fısıldarlar.
Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim...
Yazmak, ağlamanın bir türüydü eskiden. Gülmenin bazen.
Yeteneğiniz yüzünden size ihtimam göstermek, sizi korumak yerine yerle bir etmek isteyecekler. Sizi kıymetsiz olduğunuza inandırmaya çalışacaklar. Buna yenilmemek için sizi bir şeyin, birinin çok sevdiğine inanmanız lazım.
Zamanın tozunu tutmuyorsan bedelini ödersin.
Zenginlerin böyle tuhaf bir yanı vardır Filipina. Yoksulluğun üzerini üniformalarla örterler. Sanırım birinin kendilerine kölelik etmesi fikri rahatsız ediyor onları. O yüzden bir insandan başka birşeye benzetmeye çalışıyorlar hizmetkarları. Üniformalar bu işe yarar, sakın unutma bunu ve asla bir üniforma giyme.
Zulüm isyan ettirmez. İnsanın kendinden büyüktür sabrı. Ama zulüm, insanı insanlıktan çıkarır. İnsan sefaletini görür, utanç biriktirir. İnsan zulme değil bu utanca katlanamaz. Utançtan kaçmak için bütün yollar tükendiğinde isyan başlar, ondan önce değil. Kalabalıklar, liderlere değil bu utancın dayanılmazlığına iman eder. İşçiler de, yoksullar da, halklar da, işgale uğramış ülkelerin ulusları da ayaklanarak bu utancı savmak isterler.
Zulüm karşısında halkımın tepkisi: Zalime direnmek değil, zulmü, kendinden de güçsüz olana yöneltmek!
Bu site tüm dünyada etki yaratmış sözleri aramanızı sağlayan bir arama motorudur. Sitemizde 75.000'den fazla sayıda söz bulunmaktadır. Beğendiğiniz sözleri saklayabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.